30 Mart 2012 Cuma

Ateizm Siyasal Bir Tercihtir

Ateizm özünde zihinsel bir olaydır, eylemle pek ilgisi yoktur. Ancak Dünya’nın şu anki global konjonktürü, ateizmi kendiliğinden bir siyasal eylem kılıyor.

Açımlayalım:

20. Yüzyıl’da marksistler, reel sosyalist, komünistler, ateizme tek tanrılı dinler kadar zarar verdi.

Eski SSCB ve Çin inançlılara epeyi zulüm uygulayınca, hatta Çin’inki ateist engizisyon olunca, demokrat ateizm / ateist demokrasi tanımı boşa gitmiş gibi oldu.

Bugün AB’de tanım muğlaklıkları var:

Liberal sosyalistler, hristiyan sosyalistler, hristiyan demokratlar var. Bunlar tanım gereği olmaz. Diğerlerini geçelim: Hristiyan demokrat hiç olmaz, katoliklikte ise hiç mi hiç olmaz. Papa’ların fetvaları nedeniyle olamaz.

İngiltere’nin sosyal demokrat, hatta sosyalist geçinen eski başbakanı Tony Blair, yalnızca karısı istiyor diye, katolik olabildi. Hiç kimse de bunu yadırgamadı. Böyle bir şey de olamaz, olmamalıydı, olmayabilmeliydi.

İngiltere’de liberal ve muhafazakar olarak 2 ayrı parti vardı. 1980’lerden itibaren gelen neo-liberalizm dalgaları, liberal ekonomik politikaları uygulamayı muhafazakarlara yükledi ve sonunda ABD’nin ‘neo-con’ları (yeni muhafazakarları) tanımlanmış oldu ama kuram eylemden çok sonra geldi.

Tony Blair, Thatcher’dan bile daha sağda edimlerde bulundu, kimsenin gıkı çıkmadı. Bu da olmayabilmeliydi. Türkiye bile ABD’ye daha fazla karşı koydu.

Böylece, siyasal tanım çatlağı giderek büyüdü.

Bugün AB’de ateist parti yok ama en güçlü blok, hristiyan demokratlar. Sosyal demokratlar aşırı oy yitirdi. Yitirir tabii, sosyal demokratlığını yapmazsan, kimse de sana oy vermez.

O zaman ne yapılacak?

Ateist demokrat veya demokrat atesit partiler kurulacak. Bunların birincil işlevi, AB’de Papa’ya ve Hristiyanlık-islam / Haçlı seferi-cihat ikilemine karşı cephe açmak olacak.

Türkiye’de Alevi platformu kurulabildiğine göre, ateist platform da kurulabilir. Başlangıçta katılım %ooo 1 - %oo 1 arasında olacaktır. Yani, 700-7.000 arasında insandan söz ediyoruz.

Bu oluşumlar, ateist nüfusun insan haklarını inananlara karşı koruyacak.

Alevi köyüne cami yapılamayacağı gibi, en yakın caminin 10 kilometre ötede olduğu mahalleler de, hatta 100 kilometreden fazla ötede olduğu komünler de kurulabilecek.

Ateistler çocuklarının nüfus kağıtlarının din hanesinin 18 yaşına kadar boş kalabilmesi hakkına sahip olacaklar.

Bunlar demokratik yollar. Gerçekte ise, İslam-Hristiyanlık cephesinin bugüne kadar demokrasiyi hiç takmadığını biliyoruz. Son 1.350 yıldır, İspanya-Filipinler arasındaki alandaki savaşların belki de yarısı bu dinler nedeniyle oldu. Dinsel katliamlarda öldürülenlerin sayısı milyonlarla ölçülüyor.

O nedenle artık ve şimdi ateist olmak siyasal bir tercihtir. Belli savaşımları göze almayı gerektirir.

Pasifist ateizm de olabilir, o da bir tercihtir. Çok çeşitli ateizmler olabileceğini daha önce kezlerce yazdım.

Bu da benim ateizmim.

(15 Haziran 2009)

Ateizme Saygı Duyulacak

Ateistler de Allah’ın kulu olduğu için değil, inançtan özgür oldukları için.

Kul olanlar özgür olamazlar.  O nedenle, din özgürlüğü olamaz,  din baskısı olur, oluyor da.

Ateistler Allah’ın kulu değillerdir. Onları Allah yaratmadı.

Var olan bir şeyin yaratılmasına gerek yok. Buna gerek duymayan mantıklar içeren dinler de var. İslam, Aristo Mantığı kendisine yedirildiği için böyle düşünülüyor. Bir şey ya var, ya da yok değildir. Fazladan puslu mantık vardır, onunla ‘hem var – hem yok şeyler’ tasarlanabilr, tasarlanmıştır da.

Birinin başkalarını da kendi gibi sanması gibi, herkesi kendisi gibi köle sananlar yanılıyorlar.

Ateizm bir insan hakkı olduğu için saygı duyulacak. İnsan haklarına o hakka sahip olanlar istemeden de uyulur. Ateizme hakaret edilmemesi gerektiğini, Müslümanlar’a anımsatmak üzücü ve ayıp bir durum.

Ateizm tek tanrılı dinlerin kendi mezheplerine ve diğerlerine mensup olanlara zulmünü durdurabileceği için ona saygı duyulacak.

Tek tanrılı dinler varken demokrasi yaratılamaz, yaratılamamıştır da. Ateizm demokrasi yaratabileceği için, ona saygı duyulacak.

(2 Ağustos 2011)

Tek Ateizm Değil, Ateizmler Vardır

Sıfır, tek, çok tanrılı dinlere göre ateizmler:

Budizm, taoizm, konfiçyusçuluk tanrısız dinlerdir. Tanım gereği ateisttirler, dolayısıyla onların ateizmi ateist-ateizm olacaktır. Yanısıra, komünist Çin’in yaptığı gibi, ateist engizisyon da olabilmektedir.

Ek olarak, Avrupa Hristiyanları’nda tanrısız din anlayışı giderek yoğunlaşmaktadır. Yani: İnsanlar, Tanrı’yı büyük işler için (örneğin Evren’in yaratılışı) için değil, küçük işler (örneğin pazar günü günah çıkarıp, yeni günahlar işleyebilmek) için kullanıyorlar. Böylelikle, Tanrı’nın yerini din, kilise veya birileri alıyor, psikanalistler bile almakta.

Bireyci ateizmler vardır, toplumcu ateizmler vardır.

Kendisine ateistler vardır, ateizmi yaymak isteyenler vardır. Ben kendine ateistlerdenim. Tüm teistlerden beynim adına tiksinirim. Ateistleri de zayıf bulduğum için sevmem.

Wikipedia’da başka ateizm ikilileri de var:


Saklı ve açık ateizm.

Güçlü ve zayıf ateizm.

Kuramsal ve uygulamalı ateizm.

Asıl sorun şurada:

Hristiyanlık’ın teolojisinde ve İslam’ın ilahiyatında hermenötik ve mantık olarak kullanılan Aristo’nun ‘Metafizik’i ateisttir.

Bu, şu ayrımı koyar:

İçkin (immanent) ve aşkın (transcendental) ateizm.

Aristo’nun metafiziki, yanlışlıkla içkin olarak yorumlanmış: Hristiyanlık’ta Aquinolu Thomas ve İslam’da Gazzali ve İbn-i Sina tarafından. O zamanlar tasavvuf, yani İslamiyet-Taoizm sentezi henüz tam değilmiş. Tasavvuf aşkın bir metafiziktir, öyle ki Allah’ı bile aşar (aştığı için Hallac-ı Mansur ortaya çıktı). Bunda Taoizm’in ana metninin (eski) Çince’den çeviri ve yorumları konusunda, Çince ve Arapça’nın (en azından o zamanki Arapça’nın) arayüzsüz kalan uygunsuzluğu rol oynamış.

Oysa, Aristo’nun metafiziki aşkın bir metafiziktir ve bu açıdan ateisttir ama yeni Sokrat olmak istemediği ve ilk dünya fatihi İskender’in peşine danışman olarak takıldığı için, buraları açımlamayı ıskalamıştır.

Yapılacak şey basittir:

Aristo’dan Aquinolu Thomas’a dekki metafizikin, bir fonksiyon çizimi altı alan taraması yapılarak, bunun limiti (tümlevi) alınacaktır ki bu asla teist bir toplam çıkmaz. Mutlak töz, Allah’tan ve Tanrı’dan aşkın ve içkindir. Aristo’nun mantığı bunu gerektirir. Tek tanrılı dinler,  ‘tüm-tüm-tüm-...-tüm’ dizisinin toplamını sonlu olarak alamaz. İlk neden, neden-sonuç ilintisinin dışındadır / üstündedir. Aslında hiçbir yerde ve zamanda değildir. Bunu ilk kez kutsal kitaplar yapsaydı sorun yoktu ama başka bir kitap yaptı.

Nasıl ki Aristo-Lao Tzu sentezi eksikliğini / yokluğunu düzelttiysek, tümüyle mantık söylemi düzleminde, asla ve kata ilahiyat düzleminde değil (çünkü o zaman TCK düzeyinde illegal oluruz), bunu da düzeltiyoruz.

Ateizmler vardı, var ve var olacak.

Ateistler hangi yolu yürüyeceklerini tek başlarına karar verseler gerek, sürü olarak değil.

Bu da, yazarın düşüncesi olarak kalsın. 

(24 Kasım 2008)

Ateizm Cezalandırılırken

“Devamında, ‘Hatta bak şimdi bir ay ben senin tacizlerine maruz kalmamak için s... de olmamasına rağmen ortalık yerde yeme içme özgürlüğümden feragat edeceğim, sene boyu sabahın beşinde ezan sesiyle uyanmak zorunda kalıyorum... 'bak ne kadar mükemmel kainat, kusursuz bir sistem, bunu Allah yaratmadıysa başka nasıl olabilir' geri zekâlılığındaki bir yaklaşımla’ şeklindeki ifadelerle düşünce özgürlüğü ve eleştiri hakkının sınırları aşılarak, İslam dinini aşağıladığı kanaatine varıldığı bildirildi.”


Şimdi ben, bu yargılamayı da eleştiremem. Suç sayılan davranışı övmüş olurum.

Dikkatinizi çekerim: Bu ceza yasası maddesi, anayasasında laiklik olan bir devletin ceza yasasında yer alıyor.

Dikkatinizi çekerim: O laik sayılan orduda, günde 3 öğün, bize yemek verdiği için Tanrı’ya şükrediliyor.

Eh, laiklik olmayınca ne olacağını fantazyanıza bırakıyorum.

Bu haberi, bana 10 yıldır AKP’nin özgürlükçü bir parti olduğunu savunanlara adıyorum.

Ben de dahil olmak üzere, güle güle hapse atın bizi, hatta gömün: Cennete gidersiniz.

(27 Aralık 2011)

29 Mart 2012 Perşembe

Şu Benim Gariban Ateizmim

Bendeniz bir garibanım. Çok eğitim aldım ama hala garibanım. Dolayısıyla ateizmim de çok garibanca oldu.

1963’te 3 yaşımdayken bir gece babam eve gelmedi. Öldüğünü düşündük. Gerçekten az kaldı ölüyormuş. 1958’de vapur batıran İzmit Körfezi fırtınalarından biri, eve dönerken babamı da alıp gidiyormuş.

Sonuçta, Allah yoktu. Bir çocuğun dileğini yerine getirmeyen bir Allah, olsa ne olur, olmasa ne olurdu.

Dayım solak olduğum için elime vururdu. Teyzelerim o zamanlar da yazın göbeğinde olan Ramazan’da oflaya puflaya uyurlardı. Bunlar inançsızlığımda fiilen etkili olmuştur.

10 yaş civarımda, tümüyle dağınık raslantılarla, ‘Kısas-ı Enbiya’yı, Uzak Doğu Asya metafizik klasiklerini (MEB klasikleri, Lao Tzu, Uphanishadlar, vd), nedense 50 yıl filan aynı metinle basılan ‘Kitab-ı Mukaddes’i okudum. Hiçbiri ikna edici değildi.

18 yaşımda Kuran-ı Kerim’i okudum. Müslüman olsaydım, vazgeçerdim. Müthiş bir hayal kırıklığı yaşadım.

Seyyar kitapçılık yaparken, Elmalılı Hamdi’nin ‘Tefsir’ini, ve ‘Sahih-i Buhari’yi de okudum.

Olay artık çığırından çıktı. Şu andaki durumum ateizmden başka bir şey.

Metafizik yanım aşırı güçlü, çünkü ölümü çok yakından kezlerce yaşadım ve tanıdım. Zihin yapım,’eksi varlık’ tanımladı ki bu hiçbir metafizik öğretide yoktur (buna ‘negatif transendentalizm’ denebilir).

Birçok insan beni Müslüman sanır, çünkü onlar açısından bir ateist için fazla ahlaklıydım. Şimdilerde, aynı insanların AKP sayesinde, saçlarını başlarını yolmalarını gülerek ve ibretle seyrediyorum.

1960-2010 arasında dünyada temelde 2 sınıf vardı: Burjuvazi ve proleterya. Oysa benim 51 yıllık yaşamım sefil bir fareden daha aşağıda geçti, 6 ay gerçekten sıvı bokun içinde bile yaşadım. Yani, Marx tanımıyla lümpen bir proleteryadan da aşağıdayım, kaybedecek zincirlerimi bırak, içsel varlığım hiç olmadı. Neyzen Tevfik’sel ve / artı  taoist anlamda hep bir hiç olarak yaşadım.

Bu durumda benim ateizmim feci gariban işi. İlginç olan şudur ki tüm çevrem orta veya üst burjuvazidendir, açlığımı bilirler ve hiçbiri beni doyurmamıştır, Müslüman olanlarını kastediyorum. Yaşamımda borç çok aldım, ödeyemediklerim de çok ama bana hiç fitre veya zekat veren olmadı.

Şöyle söyleyeyim: İnsana günde 2.500 kalori gerekir ve ben en az 5-6 yıl boyunca günde 1.500 kalori bile alamadım. Vitaminsizlikten tavuk karası oldum.

Ancak bende bir Müslüman’da olması gereken bir sabır ve tevekkül var. Yaşadıklarımı hak ettiğimi düşünmüyorum ama benim düşündüklerimi düşünenleri bu ülkede yaktılar, sağ kalmak bana yetiyor da artıyor bile.

Fakir doğdum ve fakir öleceğim. 1 milyon dolar ederinde bir eğitimi bedavaya aldım. 10.000 kitabı bedavaya okudum, 6.000 filmi bedavaya seyrettim. Türkiye kütüphanelerine 3.000 kitap bağışladım. 1.000 sayfa bedava çeviri yaptım. 1.000 saat bedava ders verdim. Kendimce dünyevi borç-alacak defterimi kapattım.

Kimse gariban olmak istemiyor, herkes sınıf atlamak istiyor. Bu durumda, sınıf atlasan da atlamasan da, Müslüman kalamazsın. Latife Tekin’in dediğince: Fakirliğini korumak gerek (kendi de korumadı, ayrı konu.)

Garibanlığa herkesi beklerim, ateizme değil. Asal yalnız bir ateist olmayı seviyorum.   

(3 Ağustos 2011)

Sol Ateistler, Sağ Ateistler

Türk aydınları kavramlar konusundaki bilgi eksikliklerini zihinsel muğlaklığa çevirip, bilmedikleri konuları yokmuş gibi algılarlar.

2000’li yılların global konjonktüründe ateizmin siyasal bir tercih olduğunu pek kavrayamadılar.

Sanırım, şimdi de sağ ateist olabileceğini anlayamayacaklar. Bu bir önyargı değil, deneyim.

Birinci Sanayileşme hala tümüyle globalleşmemiş olsa da (bugün Dünya’nın % 45’i hala kırsal kesimde yaşıyor), İkinci  Sanayileşme 1950’lerde ilk bilgisayarların üretimiyle başlamıştı.

İkinci Sanayileşme’nin 2000 momentiyle 7 öncü vektörü mevcut: Robotçuluk, bilgisayarcılık, uzaycılık, ölümsüzlükçülük, genetik manipülasyonculuk, siborgculuk ve siberuzaycılık.

İkinci Sanayileşme 2010 momentinde 2,5 milyar cep telefonu ve 1,7 milyar internet kullanıcısıyla oldukça yaygın görünüyor ama henüz bir ölümsüz üretilmedi, çünkü yasak ama 9 insan klonlanmış durumda. Yani, İkinci Sanayileşme’nin Birinci Sanayileşme denli yaygınlaşmasına daha çok var.

İkinci Sanayileşme’nin tanım / şifre kodu, bilgi toplumu olması. 20. Yüzyıl’da 7 milyar kişi ortalama 5 yıl eğitime getirilebildi ama hala % 20 nüfus okuryazar değil. Atsarlanan eğitim düzeyi herkesin ikinci bir dille üniversite mezunu olması ki bu 3-23 yaş arası 0 yıl minimum eğitime karşılık geliyor. Bunun da gerçekleşmesine daha çok var.

İşte ateizm, bu bilgi toplumu açısından sağ ve sol olarak ikiye ayrılıyor:

Bilginin artmasını isteyen ateistler, sol ateistler sayılıyor.

Sağ ateistler ise, bilginin azalmasını ilkede isteyenler olarak tanımlanıyor. Agnostikler, skeptikler, panteistler, ateist olup kiliseyi savunan İspanyollar gibileri, Rusya ve Çin Devrimi’nden sonra yeniden dine dönenler, vd sağ ateistler tanımında kalıyor.

AB’de ve AP’de ateist parti bulundurmayan, % 33 ateist nüfuslu Avrupa aydınları ise uç sağ ateist durumunda. O nedenle, kilisenin (veya papaların) hristiyansal tanrıdan daha bilgi azaltıcı olduğunu göremiyorlar.

Türk ateistleri ise kafayı kuma sokan devekuşu tanımında. Düşünün ki 1.000 ateist tanıyorum, hiçbiri çıkıp da ateist olduğunu kamuoyuna beyan edemez, çünkü buna cesaret edemez ama kendine yalan söyler ve dinsel inancını açıklamama özgürlüğü yoluna girdiğini beyan eder.

Birinci Sanayileşme’nin ve 20. Yüzyıl’ın 2 yenik dünya devriminin devrim tanımı hala yenilmedi, çünkü o 2 dünya devriminden sonra da devrim vardı, sonra da var, var da kalacak.

İşte sol ateistler bu söylem düzleminde, hem demokrat, hem devrimci konumunda kalıyorlar. Bu sömürüsel ve dinsel devrimin demokratik yollardan yapılabileceğini değil, öyle yapılmasının uzun vadede daha verimli, kalıcı ve kesin olduğunun deneyimle saptanması demek.

Menzil mi? En az 100 yıl. 3-4 kuşaklık yumuşak telkinli bir eğitim sürecinden söz ediyoruz. 2100’de ise zaten uzaycılık ve ölümsüzlük ateizm ve teizm kavramlarını tümden değiştirecek ve/ya değiştirmiş olacak.

(18 Haziran 2009)

Siyasal Ateizmin Geleceği

AB bir Hristiyan klübü oldu. ABD ise ‘neo-con’lar sayesinde YMCA’ye ve Ku Klux Klan’a geri döndü.

Bu durumda ezilen ve sömürülen İslam alemi de karşı atağa geçti. Tutuculaşma tepkisi duygusallıktan yaygın siyasallığa kaymağa başladı. Afrika’dakiler gibi, hiç umlmadık ülkeler, şeriata kaydı.

Bu durumda siyasal ateizmin önemi çok artıyor.

Bu, hem Naziler’in faşist ateizminden, hem de reel sosyalistlerin ateist engizisyonundan farklı olarak, demokrasiyi koruma derdinde bir ateizm. Yani, saldırıdan çok, insani değerleri koruyucu bir savunma durumunda.

Dünyanın en kalabalık ateist kümesini oluşturan Avrupalılar, savaş olasılığı ortadan kalktığı için, bir ateist parti kurma gereğini duyumsamıyor. Oysa Avrupa Parlamentosu’nda Hristiyanlar nasıl bir grup ise, ateistler de bir grup olsa gerek. Bu konuda sosyalistlerin safında yer almaya hiç gerek yok.

Bugün dünya ateistlerinin zayıf yönü, bireysellikleri öne çıktığı için, küçük kümeler durumunda kalmaları. Bunun bir konfederasyon veya BM nezdinde bir alt kurum olarak toparlanması gerekli.

Bu iş de epeyi uzun süre alacak. Belki 30-35 yıl.

(22 Ekim 2006) 

Ateistler Daha İyi Seks Yapıyor

Vay canına: Ateizmin böyle br yan etkisi olduğunu bilmiyordum.

Ben o bildiğiniz ateistlerden değilim, çünkü artık seks yapmaktan pek hoşlaşmıyorum. Yoruldum yahu. Ya emeklilik, ya da ‘sabotaaaj’.

Efenim mesele şu imiş:

“ABD’de Kansas Üniversitesi’nde yapılan ‘Sex and Secularism’ (cinsellik ve laiklik) adlı araştırmada, ateistlerin bir dine inananlara göre seks yapmaktan daha fazla haz aldıkları ortaya çıktı.

Araştırmada her iki grubun da mastürbasyon ve oral seks yaptığı, porno film izlediği, ancak bir dinin mensubu olan kişilerin inançlarından ötürü seksten yeteri kadar zevk alamadığı ve ilişkiden sonra pişmanlık yaşayabildikleri belirlendi.

Bunun yanında dine inanmayan kişilerin cinsel fantezilerini utanmadan paylaşabildikleri saptandı.”


Bu bizim ateistler için geçerli olmasa gerek, çünkü ateist de olsa Türk erkeği kadını yürüyen bir delik olarak görür, Türk kadını ise ölü inek gibi orada yatar öylecene.

Ancak işi düşünce yanı önemli:

Bugün din dünyadaki en büyük baskı aracı. Papa 21. Yüzyıl’da bile doğum kontrolü için fetva verebiliyor. En büyük hristiyanlık grubu olan katoliklikte boşanma zor. E, tek kadın veya tek erkekle de bu işin ömür boyu doyumlu sürmesi gözlemlere göre mümkün değil.

Tüm davranışlarda olduğu gibi dürüstlüğü savunurum: Ya göründüğün gibi ol, ya da olduğun gibi görün. Bu geniş bilgi dağarcağında kimse kimsenin yalanını yutmuyor zaten. Seks konusunda da hiç mi hiç yutmuyor.

Sorun, insanların bu zamanda bile aşkla seksi birbirinden ayıramaması ve bir de aşkın ömrünün olduğunu kabul edememesi. Bu gerçeklere göre, yaşamını istediğin gibi yönlendir. Yalana gerek yok.

Aile kurumu zaten bitti. Geriye bireyler kaldı. Türkler’in olmayı öğrenemediği şey yani.

Birey olamadıktan sonra, ateist de olsan, sekste kasarsın. Komplekslerin olur, söyleyemediğin beklentilerin olur. Sonuçta seks de, aşk da yalan rüzarına döner.

(21 Mayıs 2011)

GARİBAN ATEİST MAHALLE İMAMINA KARŞI

11.03.11

GARİBAN ATEİST MAHALLE İMAMINA KARŞI

Benim oturduğum bölge, malumunuz üzere, klavyeden aşağı Kasımpaşa bölgesidir. 5 yıllık mukimliğim sırasında, parti mahalle matbaası şerefesindeki muhtar, beni acilen şehirlerarası bir seçmen yolculuğuna postaladı. Zira, 2007’deki referandumda ‘hayır’ oyu kullandığım belliydi.

Yetmedi.

Şimdi, organizasyonu geliştirdiler, mahalle imamlığı müessesesini inşa ettiler. Dolayısıyla, bir gün kapım çalındığında, ‘3X’ diyemiyeceğim. O denklemin çözümü, Silivri yoğurdu çünkü.

Ateistim yahu: Bu bir özgürlük sorunu.

Böyle bir ülkede, özgürlükten söz etmek, sakil kaçıyor biliyorum. Ancak, geriye yalnızca ‘A şıkkı hapis’, ‘B şıkkı sürgün’ kaldı. Bense, ‘C hiçbiri = mezar’ şıkkını denemedeyim.

Golyat tamam da, bizim Davut, 9 köyden kovulan doğrucu Davut mu acaba?

Sonuç, arabesk bir Türk filmi:

‘Gariban Ateist Mahalle İmamına Karşı’...

Fonda, ‘İstanbuul Sokaaoklarıı’ çalıyor...

ATEİST EBLEHLER

19 Kasım 2006 tarihli Radikal İki ekinin arka sayfasında, bir ateist kendi cenaze namazının kılınmasını istediğini, bunun ateizme karşı olmadığını, ateizmin dinkarşıtı değil, tanrı karşıtı olduğunu yazmış.

Her zaman söylediğim gibi, Müslümanlar’ın İslam’a ateistlerden daha çok zarar vermesi gibi, böylesi ateistler de atezme şeriatçılardan daha çok zarar verir.

Spinoza şunu söyleyerek çok yanılmış: İnsan düşünür. Hayır, bazı insanlar düşünür. Bana göre %o 1’inden azı, bazılarına göre, yarısından azı düşünür. Ayrıca, insan düşünen hayvan değil, hayvandan aşağı bir yaratıktır. Hayvanların uyduğu ahlak kurallarına, insanların % 90’ı uymaz, en azından Türkiye’de 1983-2006 arasında uymadı.

Dönelim ana konuya: Yazarın savunduğu görüş, ateizm değil, deizmin simetriğidir. Deizm dinsiz tanrı derken, bu tanrısız din demektedir. Bu, tarihin 13. milenyumunda hala kendini güdecek çoban arayan kaz mantığıdır.

Tanrı düşüncesi tarih öncesinden beridir var, bunu mağaralardaki duvar resimlerinden biliyoruz. Bugün tek tanrılı dinlerin kastettiği, hala o tanrıdır. Bu, ta Taş Çağı batıl alışkanlıklarının, büyülerin muskaların, bugün hala ve burada sürüyor ve kullanılıyor olmasından anlıyoruz. Zatin ilk tek tanrılı din de, bugünküler değildi ve şimdi silinmiş durumda.

Yine her zaman dediğim gibi: Bize düşmanlarımızı değil, dostlarımız daha çok zarar verir. O nedenle, kimseyi ateist yapmaya uğraşmıyorum. Bırakırım, kendi kafataslarının kuburunda debelenip dursunlar.

(19 Kasım 2006)

Bir de Ateist Adayımız Olsa...

2011 milletvekili genel seçimleri için CHP’den transseksüel aday çıktı. AKP’den transseksüel aday adayı çıktı.

Süryani, Ermeni aday adayları da var.

Bir tek ateist aday yok.

Hayal bu ya:

Bir de ateist aday olsa, bağımsız tabii, İstanbul ilinin Beyoğlu ilçesinin dahil olduğu seçim bölgesinden... Bağımsız...

O günleri de göreceğime eminim...

Kimbilir? O aday, belki ben olurum: Tabii hala ölmemişsem ve öldürülmemişsem...

(8 Nisan 2011)

Almanya’da Müslüman Parti

Erdoğan Almanya gezisi sırasında, Almanya’da müslüman bir parti kurulmasını ima etmiş.


Bu konunun çok uçlu yönleri var:

Almanya’da hristiyan demokrat parti var. Yasalar buna uygun. Demek ki müslüman demokrat parti de olabilir. O zaman ateist demokrat parti de olabilir.

Gelelim Türkiye’ye:

Erdoğan dolaylı olarak müslüman demokrat olduklarını beyan edegeldi ama bunun adını koymaktan özellikle kaçındı.

Erdoğan acaba Türkiye’de hristiyan veya ateist bir parti kurulmasına izin verir mi? Yapılana bakalım: Aleviler’in ayrı bir parti kurmalarına izin verilmiyor, asimile ediliyorlar.

Gerçek olan durum şu:

Bugün Avrupa’da en büyük grup ateistlerdir. Katolikler, protestanlar ve ortodokslar, sayıca sırayla arkadan gelirler.

Bugüne dek ateizm, sosyalizmin ve komünizmin tekelinde sayıldı ama örneğin Belçika’da hristiyan sosyalist parti var: Demek ki eski paradigmalar rafa kalktı.

Şunu anlayalım: Bugün dünyada en çok hakkı yenenler ateistlerdir. Bugün Avrupa’nın her yeri cami ve kilise dolu. Neden ateistlerin, 100 kilometre yarıçapında; kilisesiz, camisiz, sinagogsuz bir alan kurma hakları yok?

Bu mu demokrasi?

Azınlık çoğunluğu baskı yoluyla engelliyor: Durum budur, yani Avrupa’da...

(23 Mart 2011)

Almanya Hristiyan mı?

Almanya İçişleri Bakanı Hans-Peter Friedrich şöyle demiş:

“Almanya, hem ruhsal, hem dini, hem de kültürel açıdan Hıristiyan bir ülke.”


Gerçekten böyle mi?

Wikipedia’ya göre Almanya’nın nüfusunun % 40’ı ateist.


Protestanlar ve katolikler kabaca eşit sayıda, yani % 30’ar.

Protestanlar Katolikler’e göre Hristiyan değil, Katolikler Protestanlar’a göre Hristiyan değil. Almanya’da bunun için 30 yıl savaş oldu. Protestanlık’ın kurulduğu ülke de Almanya.

Yani: Düz mantığa göre, Almanya’nın nüfusunun % 70’i ateist ve/ya dinsiz.

Ayrıca, bu bakanın sayesinde, Ateistler’in Almanya’da acilen bir parti kurmak zorunda oldukları ortaya çıktı.

Dipnot: Son kanton seçimlerinde Almanya’da % 8’er oy alan yeşiller ve komünistler, birleşip ateist bir platform kurabilirler.

(22 Mart 2011)

Allah’tan Korkma, Hayatı Yaşa

“Londra'da da belediye otobüslerine ilk kez ilk kez Ateizm, yani Tanrıtanımazlık propagandası yapılan bir ilan verildi. Dini gruplar kampanyayı 'olumlu' buluyor.

Kampanyayı düzenleyenler, bu ilanı dini grupların Hıristiyanlık propagandasına tepki olarak verdiklerini söylüyor.”


Öncelikle belirteyim:

Gazetenin basılı ve internetteki nüshalarında haber farklı biçimlerde verilmiş. İnternes nüshasında önemli bir düzelti hatası var: 2 cümle birbiri içinde erimiş ve anlamlarını yitirmiş.

Slogan, resimde görülen, otobüs ilanındaki metin.

Bir düşünün bakalım, bu İstanbul’da yapılsa ne olur?

Norveç’in başkenti Oslo’da ateistlerin günde birkaç kez ‘tanrı yoktur’ anonsu yapmasını, gürültü kirliliği açısından yanlış bulmuştum.

Ancak, ‘mahalle baskısı’ gibi yumuşak ifadelerin beni hiçbir zaman ikna etmediğini de belirteyim.

Hristiyan Klübü olan AB ülkelerinde dini özgürlük yok, Müslüman ülkelerde hiç yok.

Ateistlerin tek siyasal mücadele yolu, bir siyasal parti kurup, Avrupa Parlamentosu’na girmek ki bu o yolun başlangıcı demek.

(8 Ocak 2009)

AKP Şeriatı Beceremedi

Şeriatı AKP veya başka bir deneyen parti becerebilirdi ama bunun öncül gereklilikleri vardı ve bunlar yerine getirilmedi.

Öncelikle, MNP, MSP, RP, FP, SP çizgisi şeriatı tam beceremeyecek çizgideydi. Çünkü:

Onlar da paragözdü. En son Erbakan 80 milyonu çalmaktan hüküm yemiş olarak öldü. Para ve kadına karşıki tutum ve davranış, Müslümanlar’ın en büyük 2 mihenk taşıdır.

Sonra AKP, ANAP ve DYP çizgisine girdi. Bu ABD onayı demekti. Eski CIA Türkiye sorumlusu Fuller, bir AKP milletvekilinin sahip olduğu bir yayınevinden çıkan bir kitapta, ‘Ilımlı İslam’ modelini öneriyordu. Model 1985-1990 içindi.

Ilımlı İslam olamazdı, bu şeriatı da mümkünsüz duruma getirdi. Bu bir çelişki değil. Çift cami arasında binamaz kalmak gibi bir durum.

Sonrasında AKP’nin başa getirilişi, şu anda içeri attıkları generaller sayesinde oldu. Taa 1980’den beridir yürütülen br projenin br parçası oldular. Yani hain oldular.

Asıl önemlisi, AKP döneminde AKP’ye oy veren veya vermeyen ve kendini Müslüman sananlar feci cıvıttı. Eskinin mazlumu, oldu mu sana zalim. Mahalle baskısını katliama, katliamı yapana zaman aşımına gittiler.

Bir şey daha var: Anadolu İstanbul’u batırdı. Eski İstanbullular daha 1950’lerde Anadolu’ya yenilmişti ama çoğunluk ilk defa AKP zamanında elde edildi. Ortaya Alamancılar’dan beter bir lümpenlik ortaya çıktı: Ne Anadolulu, ne İstanbullu tipler. İstediğini yapmayı hak sanan tipler. Başıbozukluğu, ayakların baş olmasını, devletin ortadan kalkmasını toplu talana çeviren tipler.

AKP’nin şanssızlığı, dünya neo-liberalizminin son evresine denk gelmesiydi. Eğer 2011’de iktidarı takıntı yapmayıp, bir devreliğine CHP’ye yıkıverselerdi, kurtulacaklardı ama bunu düşünemediler. Şu anda ABD’deCumhuriyetçiler kendi borçlandıklarını ödeyememesi için Demokratlar’ı dolayısıyla ABD’yi batırmakla meşguller. Aynı şey küçük ABD Türkiye’de de olacak.

AKP’nin bir ekonomi politikası yoktu. Dolayısıyla doğrudan kayıtdışına, sıcak paraya ve kara paraya kaldı.

AKP’nin bir azınlık politikası yoktu. Kimse bunu kabul etmeyebilir ama şu anda bir iç savaşta değil, bölgesel savaşın içindeyiz: 10 ülkede kan var. Buraya varması AKP’nin kabahati değil ama BOP’ten üçün birini alma hesabı, Özal’ınki gibi geri tepti.

Askeri boş ver. Şu anda ordumuz çok yakın gelecekte en modern silahlı ordulardan biri olacak ve onları kullanacak olanlar 30 yaş altı gençler. Roketler iman gücüyle hedef bulmuyor, mühendislere gerek var. Sıkma başlı savaş cerrahlar cephede işe yaramazlar zaten.

AKP’nin medyayı ve TÜSİAD hempalarını ezmesi, çekiçle yumurta kırma mantığıydı. Onlar zaten kendilerini uluslararası sermayeye satmışlardı., bugün şirket oarak ilk 500’de TÜSİAD değil, yabancı sermaye üstün durumda.

Entellektüellerin bu denli cıvıması, TC tarihinde ilk kez görülüyor ve bunu AKP yaratmadı. Yeni bir dönem geldiğini herkes biliyor ama pozisyon alamıyor, çünkü vizyonları ezberden olduğu için geçersiz kalıyor. Onlar da dağıtıyorlar.

Sonuç?:

Japon kale maç. Minimin oyun kuramı. Ne dersen de.

AKP yalnızca şeriatı değil, demokrasiyi de geriletti. Şeriat artık TC’de kurulamaz ama bunun vebali AKP’de % 30 ise, % 70 Müslüman geçinenlerde ama demokrasi vebali tümüyle AKP’de.

Peki, kimse şeriatı becerebilir miydi? Evet: Ateist olarak ben, çünkü mutlaklarım var.

(3 Ağustos 2011)

28 Mart 2012 Çarşamba

Türkiye’de Ateist Parti Kurulabilecek mi?

Evet.

Peki, ne zaman?

‘5. darbeden 10, 4. liberalizmden 5 yıl sonra’ denebilir, ‘3 vakte kadar’ da denebilir. ‘Allah’ın izniyle’ denmez.

Ciddiyete dönelim:

Nazi Almanya’sı gibi faşist ateizmler, eski SSCB ve Mao Çin’i gibi reel sosyalist (veya komünist) ateizmler de olabilir (hatta Çin’deki budist tapınağı yıkımları gibi ateist engizisyon bile olabilir), demokrat ateizmler de olabilir.

Demokrasi yuvası sayılan AB’de ateist parti yok. Hristiyan başlıklı parti çok ama ateist parti yok. Üstelik yapılan araştırmalarda nüfusun % 50’si gibi ateist çıkıyor.

AB üyesi olmayan Norveç’in başkenti Oslo’da kiliseler çan çalıyormuş, camiler de ezan okumaya başlamış. Ateistler de belediyeye başvurmuşlar, onlara da izin çıkmış, onlar da günde bilmem kaç vakit ‘Tanrı yoktur, Allah yoktur’ diye anons yapıyormuş. Şimdi demokrasi bu mu?

Global ölçekli almanaklarda dünyadaki ateistler 6 küsur milyarda 950 milyon gibi çıkıyor. Bu kadar insanın hakkını savunacak bir parti gerekmez mi? Üstelik 11 Eylül 2001’den sonra Hristiyanlar ve Müslümanlar tam tekmil birbirine girişmiş durumda iken…

Türkiye’de Müslüman parti vardı. MNP, MSP, FP, RP hep şeriatçılık nedeniyle kapatıldı. AKP, kendine ‘Müslüman demokrat’ dedi. Gavur Batı’daki hristiyan demokrat partilere özendiler. Müslüman demokrat olursa, demokrat ateist ve ateist demokrat haydi haydi olur.

Adıyla kurulması anayasaya aykırıysa, en azından kuruluş ilkeleri arasında ateizm olacak bir parti hala mı, anayasaya aykırı sayılacak?

Türkiye Demokrat Ateist Partisi’nin kurulması gerekli. Bu ülkede % 10 (bazıları kendini Müslüman saymayan) Alevi, % 10-15 laik var. % 10 da ateist olsun. Bu insanların hakkını Müslümanlar’a karşı kim koruyacak? Ramazanda oruç tutmayanların dövülmesini ve/ya öldürülmesini kim engelleyecek? Bir türlü gürültüsüne gem vurulamayan cami hoparlörlerine karşı kim dava açacak? Hristiyan klübü AB ve/ya ABD’ye ve İKÖ’ye karşı, BM’de kim mücadele verecek?

Bir düşün ey kari…

(13 Ekim 2006)

Ateistler Neden Allah’a İnanmazlar 1?

Aşağıdakileri bir ateist olarak yazdım:

Müslümanlar’ın diğer Müslümanlar’a yaptıklarını, örneğin Şii-Sünni / Irak-İran savaşını bildikleri için.

Hristiyanlar’ın diğer Hristiyanlar’a yaptıklarını, örneğin Almanya’da Luther zamanında Katolikler’in Protestanlar’a yaptıklarını bildikleri için…

Museviler’in diğer Museviler’e yaptıklarını, örneğin İsrail’de Eşkenazlar’ın Seferadlar’a yaptıklarını bildikleri için…

Adem’in ilk insan olmadığını bildikleri için…

Evrimi bildikleri için…

Ölümsüzlüğün olmadığını bildikleri için…

Bir günahkar inananın yaşayabileceği en ağır azap olan cehennem azabından daha ağır olan dünya azapları yaşadıkları için…

(20 Mayıs 2007)

Ateistler Allah’a Neden İnanmazlar? 2

Musevilik’te siyonizm tanımlı olduğu için…

Hristiyanlık’ta haçlı seferi tanımlı olduğu için…

İslam’da cihat tanımlı olduğu için…

Dünyada birçok Müslüman, Hristiyan, Musevi parti varken, bir tek ateist parti olmadığı için…

Hitler’in faşist ateizmini gördükten sonra…

SSCB ve Çin’in reel sosyalist ateizmini gördükten sonra…

O ülkelerin hepsinde, şimdiki dinselliği gördükten sonra…

Demokrat ateizm olabileceğini düşündükleri için…

İlk tek tanrılı din olduğu kabul edilen Musevilik’ten önce de, tek tanrılı din olduğunu bildikleri için…

Tanrısız dinler olduğunu bildikleri için…

Animizme ve şamanizme saygı duydukları için… (İsteyen her kütlür istediği aşamada kalma hakkına sahiptir, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi öyle dediği için…)

Kutsal sayılan kitapların bir bölümünün insan eliyle yazıldığını, o dinlere inananlar bile kabul ettiği için…

10 Emir’in ve 7 Ölümcül Günah’ın hiçbirine o dinlere mensup olanların en az yarısının uymadığını bildikleri için… (Zaten onlar, aynı zamanda Hammurabi Yasası veya bugünkü hukukun ilkesi olduğu halde, yine de uyulmadıkları için…)

İslam’ın 5 koşulundan fitre ve zekata, evsahibi hemen hiçbir Müslüman’ın uymadığını bildikleri için… (Uysalardı, ülkemizde her yıl 35 milyar dolar toplanırdı.)

Dinci bir partinin liderinin başkalarını hacca yollamak yerine, onlarca kez kendisi hacca gittiği ve ifrata kaçtığı için…

Altın yerine gümüş yüzük takıp, devletten maaş aldıkları için imamların ardında namaz kılmayanların, parayla nikah yaptıklarını bildikleri için…

Dinsel hoşgörüden söz edilen bir ülkede, dinsel onlarca cinayet işlendiğini gördükleri için…

Din olmadan da ahlak olabileceğini bildikleri ve bunu uygulayabildikleri için…

Dipnot ve Şerh: Yeryüzü’ndeki en büyük insan eliyle insan katliamı vakalarının ilk 3’ünün yalnızca 1’i, o da sahte Hristiyan mesihli olmak üzere, dinsel kökenlidir, yani mahşerin 4 atlısından salgın, kıtlık ve savaş, ‘katli vaciptir’den daha çok insan öldürmüş durumdadır. Mekan, 3’ünde de Çin’dir, yani hep en kalabalık yer olan ülke. Oradaki ana 2 büyük din olan Taoizm ve Konfiçyusizm’in de tanrısız olduğunu söylemek mümkündür.

(20 + 29 Mayıs 2007)

Ateistler Allah’a Neden İnanmazlar? 3

Bir insan icadı olan Aristo Mantığı kutsal kitaplarda yer aldığı için…

Mensuplarının günahlarının tanrılarının sorumluluğunda olmasını reddettikleri ya da ‘kefaret’ (redemption) kavramı için…

Bunun yanısıra o tanrıya inandıkları için, kendilerinin özel olduğunu kabul ettikleri için…

Zengin-yoksul sınıfsal ayrımını genelde aynen sürdürdükleri için…

ABD gibi özgürlükler ülkesi sayılan bir yerde bir ateist öğrenci, dindar olmadığı için sınıftan atılabildiği için… Yani dindarların ateistlere hoşgörüsünün fiilen geçersiz olduğunu gözlendiği ve bilindiği için…

İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ateizme yer vermediği için…

İnananların peygamberleri mucizeye gereksinim gösterdiği için…

Tek tanrılı dinler birçok putperest gelenek taşıdığı için…

Bütün peygamberler Ortadoğu’dan çıktığı için…

(30-31 Mayıs 2007)

Transhümanizm Ateisttir

Transhümanizm, var olan çok tanrılı, tek tanrılı ve sıfır tanrılı herhangi bir dinle ilintili olamaz.

Din insan kategorisinin sorunudur.

Metahümanizm; transhümanizm biçiminde olsun, posthümanizm biçiminde olsun, diğer konularda olduğu gibi, din alanında da insanötedir.

İnsanöte kategorisinin insan kategorisinin yarattığı sorunlarla uğraşması gerekmez. Onlarla insanlar uğraşsın.

İnsanlar, nasıl BM ve Papa kararıyla insan klonlamayı yasaklayıp ölümsüzlüğü engelliyorlarsa; transhümanizmin ateizmini de engelleyeceklerdir.

İnsan türü 1945’te 2 atom bombasıyla bitti. 1957’de Sputnik ile yeni bir tür oldu.

Bunlar somut durumlar. Evrim de somut bir durum.

Din ve/ya benzeri soyut sorunların bu evrimöte yolu üzerinde izdüşümü olamaz.

Hangi ateizm?

Kesinlikle, Hristiyanlık’ın haçlı seferinin, Müslümanlık’ın cihadının antitezi bir ateizm.

Hangi transhümanizm?

Kesinlikle, G-7’nin neo-globalist neo-liberalizminin ve tekno-liberalizminin antitezi bir transhümanizm.

Bu, Dünya’da transhümanizme, posthümanizme, metahümanizme yer yok.

Dünya, metahümanizm için asla ev-gezegen olmadı, değil ve olmayacak.

Evren transhümanistlerindir, Dünya insanların.

Ateizm transhümanistlerindir, tüm teizmler insanların.

Yapılabilecek tek şey, 5.000 yıllık dünya sistemini terketmektir. Tersi durumda, tüm metahümanizmler, hümanizmler tarafından asimile edilecektir.

Bu bir inanç değildir. Bu bir bilgidir.

(Şubat 2009)

İnancın Epistemolojisi

Evren’in ve insanı yaratıldığına inanan bir mümin, eksi bilgilidir, demektir.

Bir ateist, Evren’in ve insanın yaratılmadığını bilir ama bir mümin,  bunların doğruluğuna veya yanlışlığına yalnızca inanabilir.

Dinsel inancın bilgibilimsel değeri çoğunluk sıfırdır, bazan eksidir.

Bir mümin bir insanın birçok şeyi bilemiyiceğini, aslında bilmemesi gerektiğini savnuur.

Gnostik bir ateist, bir insanın herşeyi, hatta ötesini de bilebileceğini savunur ve şöyle bir sav önerir: Bilinenleri bilmeyen biri, bilinmeyenlerin bilinemeyeceğini önesüremez.

(4 Mart 2012)

TÜRKİYE ATEİST DEMOKRAT PARTİ MANİFESTOSU

Koyutlar

  1. Bir ateist, evrenin yaratılmadığını bilir. Bu açıdan Büyük Patlama Kuramı’nda açık var. Bir Papa’nın, kuramın yaratıcısı Stephen Hawking’den, kuramını değiştirmemesini istemesi bile, o kuramın reddi için yeter de artar bile...
  2. Evrim kuramını bilir. Canlılar oldukları gibi yaratılmamışlardır. Olabilecekleri tek biçimde de değillerdir.
  3. Mekanik determinizmi kullanmaz.  Kaos matematiğini kullanır.
  4. Varoluşun ve insanın teolojisi ve teleolojisi yoktur. Yaşamanın anlamı, nedeni, değeri, her insan tarafından kendisince yaratılacaktır. Standart biyografi yok.
  5. Allah-Tanrı ve diğerleri yoktur. Hepsi insan tasarımından ibaretlerdir.
  6. Beden-zihin ölümlüdür. Ölümden sonra yaşam yoktur. Zihin, şimdilik bedenle birlikte tanımlıdır ama kafa nakli bu konuda ilk epsilon farklı artı-değeri yarattı / mümkün kıldı.
  7. Cennet-cehennem yoktur. İnsan türü, cehennemi Yeryüzü’nde yaratmış durumda zaten... Cennet gereksinimimiz de yok.
  8. Kutsal kitapları insanlar yazmıştır. 4 farklı İncil olması bunun kanıtıdır.
  9. Dinler ölüm korkusundan yaratılmıştır.
  10. İnsan var olduğundan beridir dinlerin de var olması, üstelik, yazıdan ve kentten önce yaratılmış olması, onu doğrulamaz.
  11. Dinler, baskıcı telkin yoluyla yaydırılır. Dinsel hoşgörü bir aldatmacadır.
  12. Tek tanrılı dinler, tanım gereği engizitördür (Hristiyanlık’ta cadı yakma, Müslümanlık’ta ‘katli vaciptir’ hükümleri) ve emperyalisttir (Hristiyanlık’ta Haçlı Seferi, Müslümanlık’ta cihat). Museviler’in Filistinliler’e yaptıkları ortada.
  13. Ahlak ve hukuk, dinden önce gelir. İnsanlar arasındaki ilişkileri, tanrı değil, insanlar düzenler. Dinsel evlilik olmaz.
  14. Tarih, sıfır tanrıya doğru evriliyor. Yine de, nüfusun % 50’si ateist olsa bile, bir süre için bu durum kalıcı olmayabilecektir.
  15. Çokdinlilik mümkündür. ‘Hristiyan+Müslüman’ olsa bile...
  16. Ateizm; tanrısız Budizm, spitiüalizm, deizm, panteizm ve animizm değildir ve tersleri de...
  17. Marksizmin ateizmi teolojik değil, ideolojiktir. Keza, uygulandıkları biçimleriyle Leninizm’in, Stalinizm’in ve Maoizm’in de...
  18. Ateist engizisyon olabilir. Bakınız: Çin 1950-2000.
  19. Baskı yoluyla ateizm, ters sonuçlar verebilir. Bakınız: 1990 ertesi Rusya ve Türki Cumhuriyetler.
  20. Alevilik de şeriatla yönetiliyor ve Sünni şeriatçılığı denli katılar.
  21. Şiiler de engizitördürler.
  22. Şeriatı az ya da çok uygulamayan tek Müslüman ülke Türkiye’dir ama dinsel kökenli onlarca halk isyanı oldu.
  23. Hristiyanlıkta, demokrasi eğilimleri nedeniyle, dinsel yoğunluk çok zayıfladı.
  24. İsrail, hem faşist (siyonist, ırkçı), hem de engizitör (şeriatla yönetilen) olduğu kabul edilen, 21. Yüzyıl’ın biricik devletidir. Vatikan engizitördür ama faşist değildir. Faşist en az 10 ülke vardır ama onlar da engizitör değildir.
  25. Tek tanrılı olmayan dinlerde de engizisyon olabilir, eski uygulamalarıyla vudu dini gibi...
  26. Ateizm, daha çok Birinci Dünya ülkelerinde ve büyükkentlerde yaygındır.
  27. Ateizm, bugünkü anlamıyla 1789 Fransa Devrimi’nden beridir tanımlıdır. Kesinkes, ‘azınlıklar içinde azınlık olmak’ anlamına gelir.
  28. 2100’de en kalabalık nüfus ateistler olacağı için, o zaman ateizmin tanımı farklı olacaktır.
  29. Üçüncü Dünya ülkelerinde, 22. Yüzyıl’a doğru, Kolomb öncesi dinlerine geri dönüşler yaşanma oranı artacaktır. Bakınız: Haiti ve İspanya’da İslam’a 500 yıl sonra geri dönenler örneği.
  30. Yeni dinler üretimi yüzyıllarca daha sürecektir. Eski dinlerin harmanlanması da sürecektir.

Haklar ve Özgürlükler

  1. 18 yaşına dek din belirsiz kalır. 18 yaşında kişi kendi dinini kendi seçer ve yaşamı boyunca istediği zaman din değiştirebilir ve/ya ateist olabilir. Ateistler de herhangi bir dine geçebilirler. Herhangi bir dinin, örneğin Musevilik’in kendine başvuran bir kişiyi değerlendirme hakkı vardır ama reddetme hakkı çok özel durumlar dışında yoktur.
  2. Nüfus kağıdında din hanesi bulunmaz.
  3. 65 yaşından büyükler dinsel sorumluluk taşımazlar.
  4. Gelecekte ‘İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’ne ‘ateizm hakkı’ maddesi koydurmak gerekir.
  5. Din suçları, zaman aşımsız insanlık suçudur.
  6. Ezanlara sınır konulmalıdır. Ses ve yaygınlık sınırlandırılmalıdır. Belli semtlerde ve mahallelerde ezan okunmamalıdır.
  7. Çanlara sınır konulmalıdır.
  8. Oslo’daki, ateistlerin her gün ‘tanrı yoktur’ anonsu davranışı yok. Gürültü yaparak hiç kimse, hiç bir yere varamaz.
  9. Zorunlu cenaze namazı yok.
  10. Zorunlu gömülme yok. Kişi naaşının ne yapılacağına ölmeden önce kendisi karar verir. Mirasçıları reddetse de istek uygulanır.
  11. Zorunlu oruç yok.
  12. Zorunlu namaz yok.
  13. Zorunlu hac yok. Yerine hayır işleri yapılabilir. Fitre ve zekat verilebilir.
  14. Şeriat yok.
  15. Kadınlar erkeklerle eşittirler. Birlikte ibadet etme hakkına sahiptirler.
  16. İntihar haktır.
  17. Ötenazi haktır.
  18. Bedenini anatomi için bağışlamak haktır. Organ bağışı haktır.
  19. Askerler, sürekli seferi olduklarından dolayı, dini vecibelerden muaftırlar. Orduda mescit yok.
  20. Kutsal inek yok. Diğer dinlerin tabuları yok.
  21. Kudüs boşaltılıp insansızlaştırılmalıdır.
  22. Vatikan ve Papalık tasfiye edilmelidir.
  23. Patrikhane ve Ekümenlik tasfiye edilmelidir.
  24. Diyanet İşleri Başkanlığı ve müftülükler tasfiye edilmelidir.
  25. 100.000 caminin 50.000’i kütüphaneye, okula ve sağlık ocağına çevrilmelidir. İmamlar okumayazma kursu vermelidir.
  26. Alevi köylerinde cami yapılmamalıdır. Olanlar, derhal başka kurumlara dönüştürülmelidir. Aleviler’in camileri meyhane yapma hakkı da saklıdır.
  27. Camilerin altında alışveriş merkezleri olmamalıdır. Olanlar; köy odası, okul, kütüphane ve sağlık ocağına dönüştürülmelidir.
  28. 2000 Eylül itibarıyla 70 milyonluk Türkiye nüfusunun % 40’ı dinden muaf, % 10’u ateist, % 10’u laik, % 10’u Alevi, % 24,5’u cuma namazı kılandan engizitöre dek uzanan açıda Sünni Müslüman, % 5’i belirsiz, %o 5’i gayrımüslimdir. Atesitler azınlıktır ama bugüne dek ülkemizde bu konuda bir araştırma can, ırz ve mal güvenliği nedeniyle yapılamamıştır.
  29. 2000 itibarıyla 6 milyarlık dünyada 909.000.000 ateist, 1.943.000.000 Hristiyan, 1.165.000.000 Müslüman, 1.116.000.000 Hindu-Budist, 250.000.000 Animist, 617.000.000 diğer dinlere mensup nüfus vardır. Aynı istatistik, Türkiye’yi % 99 Müslüman gösterdiği ve 2003’te 8,5 milyonluk Haiti ülkesi Hristiyanlık’tan vudu dinine geçtiği için, bu sayılar biraz farklıdır. Ateistler de çoğunluktur.
  30. Aile kurumu tasfiye edilmelidir. Nüfus denetimi arttırılmalıdır.
  31. Türk Ceza Kanunu’ndaki ‘tek tanrılı dinlerin peygamberlerine küfür’ gibi suç maddeleri kaldırılmalıdır.

Parti

  1. Yılda bir ulusal ve/ya kürel ateizm kongresi yapılmalıdır. Diğer dinlerin ateizme yaklaşımlarını göstermesi açısından, ilahiyatçılar da çağrılabilir.
  2. Dünya ateist partiler birliği kurulmalıdır. Bu kurum, BM’de ve AB’de temsil edilmelidir. ABD’de temsil edilebilir, edilmeyebilir de...
  3. Basılı bir süreli yayın organı ve internet sitesi olmalıdır.
  4. Ateist Parti programı değişebilir. Partiye üye olmak için ateist olmak yeterlidir. Üye, üye olduğu süre içinde teist davranışlarda bulunmamayı taahhüt eder. ‘Feminist-ateist’ veya ‘asker kaçağı-ateist’ olabilir.
  5. Ateist Parti üyeleri, isterlerse kendi partilerine bile oy vermeyebilirler.
  6. Ateist Parti, ayrallara / azınlıklara önem verir ve onları açıkseçik tanımlar. Ateist Parti, bu açıdan radikal bir partidir. Ateizmi ikinci plana düşürmeke ve ona aykırı davranmamak koşuluyla tüm ayrallara açıktır. Parti başkanının bir kadın olması uygundur.
  7. Ateist Parti, seçimlere ve TBMM’ye girmek için uğraşmaz. Daha çok bir sivil toplum örgütüdür. Aktif politik eyler. Ancak, gerekirse Meclis’e bağımsız bir aday sokabilir, yaşasaydı Aziz Nesin gibi. Eğer, herhangi bir yer için vasiyeti varsa, Aziz Nesin’e bir mezar yeri hazırlar. Nazım Hikmet’in mezarını ise, Rusya’da bırakır.
  8. Ateist Parti’nin 42 ilde, il ve ilçe başkanlığı düzeyinde örgütlenmesi ırz, can ve mal güvenliği açısından mükün olmayabilir ki bunu devlet görevlileri de sağlamak istemeyebilir.
  9. Ateist Parti’nin ekonomik bir programı yoktur.
  10. Ateist Parti’nin parti marşı yoktur. Marş militarist bir eğilim gösterir. Ateist Parti anti-militarist bir partidir.
  11. Ateist Parti, Siyasal Partiler Yasası’na uyar ama yasaların çok uygunsuz olanlarını ihlal edebilir.
  12. Ateist Parti, partiliğin yanısıra, gelir sağlamak ve daha küçük organizasyonlar düzenlemek amacıyla,  dernek ve vakıf olarak da örgütlenebilir.
  13. Ateist Parti, Cumhuriyet döneminin dinsel insanlık suçlarını listeler ve gerekirse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne götürür.
  14. Ateist Parti, tarihin dinsel insanlık suçlarını listeler. Onları, kurulmakta olan Uluslararası İnsan Hakları Mahkemesi’ne yargılanmak üzere taşır.
  15. Ateist Parti, öncelikle üniversitelerde örgütlenir. Bunun için de, öncelikle batı kültürüne açık olanlar yeğlenir. (Herhalde İlahiyat Fakültesi yeğlenmez.)
  16. Türkiye Ateizm Müzesi kurulabilir.
  17. İstanbul’da bir ateizm kütüphanesi kurulmalıdır.
  18. Ateizm belgeselleri (hem fotoğraf albümü, hem film oalark) hazırlanmalıdır.
  19. Ateizm ansiklopedisi hazırlanmalıdır. Yabancı dillerde varolanlar çevrilmelidir. (Eski SSCB’nin hazırlattığı  Marksizm veri tabanlı olan gibi...)
  20. Ateizmi tanıtan radyo ve televizyon programları hazırlanmalıdır. Gerekirse, TRT’den hak talep edilebilir.
  21. Ateizm hakkında bir çeviri kitap dizisi yapılabilir.
  22. Ateist Parti, sosyal demokratlarla işbirliği yapar ama adı öyle olup kendileri öyle olmayan CHP ya da DSP ile değil... Geçmişte de HP, SODEP, SHP ve YTP ile değil...
  23. Ateist Parti; (partileri olduğu varsayılarak) Yeşiller’le, Radikaller’le Anarşistler’le, Feministler’le işbirliği yapabilir, yapmayabilir de...
  24. Ateist Parti; milliyetçilerle, muhafazakarlarla, liberallerle, kemalistlerle işbirliği yapmaz. Tanımak için onlarla diyalog kurabilir.
  25. Ateist Parti; anti-koloniyalist, anti-emperyalist, anti-militarist, anti-kapitalist, anti-nasyonalist, anti-etnist, anti-faşist, anti-komünisttir. Bu açıdan sosyal demokratlarla çakışır.
  26. Ateist Parti, eğitim açısından en üst düzeye seslense de, iktidar seçkinleriyle, özellikle de entelejensiya ile işbirliği yapmaz.
  27. Ateist Parti’nin kitleyle ilişkileri kitle-ayral düzeyindedir.
  28. Ateist Parti, fütürolojisttir, İkinci Sanayileşme’cidir, uzaycıdır, anti-globalisttir, Güneyci’dir, Üçüncü Dünyacı’dır. Ülkesiz halkların taleplerini dikkate alır, Türkiye’deki 50-70 tanenin de...
  29. Ateist Parti fesh ve/ya tasfiye edilebilir ve başka bir oluşuma dönüşebilir.

(2001)